Fil Yorgunluğu

iş bu sözleşme ile potansiyelinizin kısıtlı olmasına bakmaksızın yazma,çizme hususundaki ısrarlarınızı görüp, bunu nüktedanlığın sınırlarına vurarak hem acıma hem saygıyla karşılayıp-yedim ama beğenmedim- akabinde gösterrmiş olduğunuz çabalardan ötürü ve/veya ornitorenklerin evcilleştirilmesi hususundaki çabalarınıza istinaden, yetkin bir mühendis olma yolundaki çablarınızı hoşgörüyor ama yazmanın çizmenin size bir arpa boyu kadar yarar sağlamayacağı TC 1545 sayılı kanun hükmünde kararnamesiyle belirlenmiş olup, gereğinin yine şahsın kendi tarafından yapılması uygun görülmüştür.

İmza
Devletlü Padişahım Çok Yaşa Kayı Boyu

Paraf
Bat dünya bat. Şarkısı kaldı yarıda, aklı kaldı karıda. Sebep olanın ocağı batsın.

28 Ocak 2009 Çarşamba


Steel, victory, metal, power, bu kelimeleri duyunca aklıma manowar geliyor hemen. 60 yaşına kadar tanga giyip metal yapan amcalar. Koskoca dayıların giydiği tanganın sahip oldukları kudret üzerine olumsuz etkisi sıfır. Yine her konser sonrası dayıların her birinin vücudunda var olan güneş lekelerinin logaritmik artışı ile doğru orantılı sayıda hatunla beraber olma ihtimali var. And Sam Amca call this “power”.

Malum bizim yani benim, senin ya da biz gibilerin bu ve buna benzer güç gösterisi ve görgüsüzlüğü yapma imkânımız pek yok. Yani? Yanisi günlük hayat böyle değil hemşerim. Nasıl peki şansölye? Ahanda böyle ya da şöyle, beriki gibi de olabilir.

Güç Kronolojisine Giriş 1;


Yazlarını Kuran kursunda Kıble’ye ayaklarını uzatmadan, maksimum rahatlığı arayarak buram buram ayak kokan halılara uzanıp, elindeki yeşil Namaz Sureleri kitabını bel altı seviyesinden yukarda tutmak için helak olan çocuk için güç kavramı nedir? Bilincinde midir camide hoca gelmeden çoraplardan yapma topu Yıdvan Yıdvan diye yırtınıp, halıların üstünde fuleli koşular yaparken? Dili dönmezken Arapçanın elif, lam, mim, nun ve türevlerine, mahallenin gırtlağını en iyi kullanan çocuğunun “min şerrin ma helak” diyişine gözlerini pörtletmesi yerel güç aciziyetinin göstergesi midir?
Okulun açılmasına 1 hafta kala Kuran’ın 6.sayfasını gören çocuk elde eder mi gücü avuçlarında? Caka satar mı İbo, Erhan ve diğerlerine? Caka satmak mıdır göstergesi?
Yoksa ilkokul dönüşleri sonrası yatağa uzanıp hayal kurarken Tanrı ile Babasının güreşinin, kavgasının galibinin olmaması mıdır? Baba mıdır güçlü? Tanrı acımış mıdır, bu sefer de peder beyin gönlü olsun mu demiştir? Göz kırpabilir miydi oğlum Tanrı? “Arapça dua eden insanların Latince kemikleri.”


Dördüncü sınıf takdir, teşekkür kıta sahanlığına girildiği zamandır. Oldukça tehlikeli sular bunlar. Ailenin yönlendirmesiyle pastoral bir rüya formatında olabilir. Bazen kâbus olarak şekillendiği de olur tabi. Komşunun teşekkür almış kızına “takdir aldım ki ben” demek gösterge basıncının güç ibresini bize mi meyleder? Atmosfer basıncı da var elbet onu biliyoruz keza alt komşunun çocuğunun karnesinde 4 yok. Burada başka bir tokat şaplıyor çotank diye yanağımda; “Düşmez kalkmaz bir Allah” . Yani neymiş kıssadan hisse; There is a thin line between love and hate. Teşbihin buzlu camının arkasına bakınız, alacağınızı oradan temin edin.

Kronolojik Gidişatın İkincil Seviyesi;


Ortaokul yıllarının kaçınılmaz gerçeği; arkan var mı? Nedir “arkan”? Sınıfın tembel ama yarma zamane kabadayılarına yamanmaktır. Bir nevi hükümetin değişmesine ayak uyduran Mehmet Barlas, Aydın Doğan gibi. Dayak yememenin, hırpalanmamanın çok basit kuralları vardır ki bu lokasyona göre değişir. İzmir’de, İstanbul’da, Kocaeli’nde farklıdır. Nedir İstanbul’ da; yamanmaktır, -mış gibi yapmaktır, o olmasan, onlara benzemesen de benzer gibi davranmaktır. Sigara elinde, zayıflarla alay edip, yere tükürmektir. Saçma olan neyse yapmaktır. Masalara yumruk atmak, gereksiz güç gösterilerinde bulunmaktır. Eğer bunları yaparsan yerel güç sahibi üzerinde bir pay elde edebilirsin ki asıl amaç burada korunmaktır. Basit bir içgüdü sadece, hayvani olanından.
Güç belki anlık adrenalin maksimizasyonunun kulaklarda ve yanaklarda bıraktığı kızarıklıktır. Hasta olduğu kızın tokasını alıp koridorda koştururken, okulun kabadayısına çarpınca serde bulundurduğu erkekliği su yüzüne çıkartıp bir güzel dayak yiyen çocuğun yanaklarındaki kızarıklık güç olabilir mi? Yoksa yediği yumruğun morluğu ilginç bir kolaj mı oluşturmuştur?

Allahın Hakkı Üçtür;


Ergen olmak, ergenken gücü idrak etmek başlı başına bir sorun. Daha doğru dürüst kendi vücuduna alışamadan, ebeveynlerine kafa tutamadan poponu kaldıran vukuatlarla varıyorsun albesine. Ayrıldığın sevgilinin geri dönüş için çabalarının sende bıraktığı hissiyatla tadıyorsun az biraz. Helak olan kızı görünce diyorsun “Breh breh, neymişim ben bre!”. Burnuna testosteron kokusu geliyor. Hâlbuki bilim adamları üç saniyeden sonra burnun aynı koku üzerinde etkisini kaybettiğini dile getiriyor.
Alışmış kudurmuştan beterdir sanırım. Yani ergenken kesinlikle bu şekilde cereyan ediyor. Gücün tadına bakınca arzuluyorsun sürekli. Sınıfın en çalışkanıysan, güce en aç olan da sensin. Sürekli temaşa hayatındaki gibi göze sokma arzusu duyuyorsun.
Farz-ı misal;

—Eee, kızlar artık kopyalaşırız artık, siz verirsiniz biz veririz, yuvarlanıp gideriz”.
—Siz kimsiniz ki ben sizden kopya alacam!

Yukarda yazılan diyalogun sahiplerinden dişi olan taraf kanımca gücü avuçlarında hisseden bir insanın şekle şemale bürünmüş biçimidir.

Uno, dos, tres, Cuattro, cinco, cinco, seis;


Taze üniversiteli gencin Serdaç Ortaç’a burun kıvırıp, ezbere Enter Sandman’i söylemesi de olabilir. Evriminin genel getirisi siyah giyinmek, gözlerini kısıp insanları aşağılayıcı gözle süzmek. Aykırılığın gücün göstergesi olduğuna inanmaktır belki.
Hasta olduğu kızın aynı otobüste olduğunu anlayınca adrenalin patlaması yaşayıp gaza gelmek olabilir. Okul yolunda açılma ve saçmalama ihtimali olmasına rağmen “Merhaba ben Süleyman” diyebilmek büyük ihtimalle. Yanaklarının ve kulaklarının kırmızılığı ve pancara olan benzerliğinin hiç ama hiç önemi yok.
Toksikolojinin batağına düşüp üçüncü kez aldığı dersten 87 ortalama yapmaktır muhtemelen. Sınıftakilerin kuldan bozma, etten kemikten tanrıya bakışlarıdır.

Trabzon burma, beşi bir yerde yakışır oğluma;


İş görüşmesine gelen yeni mezun mühendise “Gel bakalım delikanlı, maaş en fazla 700 veririm.” demektir. Bunları söylerken hopurdatarak çayını yudumlamak da cabasıdır.
İroninin daniskasıdır ki gittiği iki iş görüşmesi de olumlu geçip karar verememektir. Kendine güven uzaktan akrabasıdır sanırım gücün. Uzaktan da değil yakın olanından. Belki babasının amcasının oğlu ya da onun gibi bir şey.
Basketbol takımında çömezlere su getirtmekten başka insan yönetiminden zerre anlamayan gencin, emrine verilen kırk kişiyi yönetme çabasıdır. Kendinden yaşça büyük çalışanlara bilgiçlik taslamaktır. Eğitim semineri verirken ona yönelen seksen adet göze karşı gram terlemeden bu budur, şu şudur diyebilmektir.
Kazan kaldıran, işi bırakan personelini kenara çekip kararlarını tekrar gözden geçirmelerini sağlamaktır. Akabinde günü kurtarmak da ekmek kadayıfının üstündeki kaymaktan ibaret. Popunun kalkmasıdır az buçuk. Yapabiliyorum ulan demektir.


Fin;

İlgilenen erkek adayların askerlikle ilişiğinin bulunmaması zaruridir. Pure one.

0 yorum:

Yorum Gönder

  © Blogger template Brownium by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP