Fil Yorgunluğu

iş bu sözleşme ile potansiyelinizin kısıtlı olmasına bakmaksızın yazma,çizme hususundaki ısrarlarınızı görüp, bunu nüktedanlığın sınırlarına vurarak hem acıma hem saygıyla karşılayıp-yedim ama beğenmedim- akabinde gösterrmiş olduğunuz çabalardan ötürü ve/veya ornitorenklerin evcilleştirilmesi hususundaki çabalarınıza istinaden, yetkin bir mühendis olma yolundaki çablarınızı hoşgörüyor ama yazmanın çizmenin size bir arpa boyu kadar yarar sağlamayacağı TC 1545 sayılı kanun hükmünde kararnamesiyle belirlenmiş olup, gereğinin yine şahsın kendi tarafından yapılması uygun görülmüştür.

İmza
Devletlü Padişahım Çok Yaşa Kayı Boyu

Paraf
Bat dünya bat. Şarkısı kaldı yarıda, aklı kaldı karıda. Sebep olanın ocağı batsın.

Ölmesin çocuklar, şeker de yiyebilsinler!

7 Ağustos 2011 Pazar


Üşüyorum, ayaklarım üşüyor. Çıplak ayaklarım, yürüyemiyorum. Tutmuyor bacaklarım. Midem karnıma yapıştı sanki. Kar yağıyor; avuç avuç. Babam öyle derdi. Beyazlar dökülüyor saçlarıma. Saçlarım yok! Olsaydı ya baba! Babam da yok! Olsaydın ya baba! Yaşasaydın, şeker yeseydik ya baba beraber! Dişlerim çürümezdi ki sen olsan!

.

.

.


Çırılçıplağım. Sokakları gezer durur çalarım kapınızı, duymazsınız sesimi. İçerim yanıyor, kavruluyorum. Gözlerim alevler içinde. Saçlarım döküldü, bey amca. Duyulmuyor sesim. Başını eğme n’olur! Buradayım ki ben, görsen ya beni! Kendi kendine konuşma bey amca, benimle konuş! Hem Ninem, deli der kendi kendiyle konuşanlara. Çok komiktir ki ninem! Elini top gibi yapar, sağa sola sallar, göz kırpar, masallar anlatır bana! Ninem nerede ki? O da yok!..

.

.

.


İçim yanıyor ağabeyler, bir yudum su verseniz ya! Dudaklarım kupkuru. Üşüdüğüme, titrediğime bakmayın. İçim yanar, elim, avucum, tenim yanar, kavrulur. Saçlarım?!.

Yandı! Tutuştular önce, aslan gibi derdi ninem aslan yelesi gibi sapsarı oldum, yandı sonra kül oldu. Külü havaya savruldu, rüzgara karışmış, ta uzak diyarlara gitmiştir ki!

Annem çok severdi saçlarımı, kemik tarağıyla tarar dururdu akşamları mum ışığında, babam da bizi izlerdi. Gıkımı çıkarmazdım, sanki ses çıkarsam herkes kaybolacakmış gibi gelirdi. Elinde avucunda uyuyakalırdım annemin. Babam yatağıma yatırırdı. Ne ses çıkardım, ne kılımı kıpırdattım amcalar! Niye kayboldu herkes? Şimdi annem nasıl tarayacak saçlarımı? Üzülür ki annem! Üzülmesin ağabeyler, annem! Üzmeyin annemi! Anne? Annem de mi yok?

.

.

.


Küçüktüm ki ben, yedi yaşında bir kızdım, ne anlarım savaştan, barıştan? Silah, top, tüfek, bomba bilmem ki? Daha anlatmamıştı ninem o masalları! Babam savaş kötü bir şeydir dememişti. Annem doyamamıştı daha saçlarıma. Doyamam derdi ki hep. Doymasın annem saçlarıma, bana doymasın! Ben de doyamadım onlara, hem şekere de doyamadım. On değil çok yıl oldu ben öleli bey amcalar, büyümedim ki ben, büyüyemedim. Hem ölü çocuklar büyümez ki! Ölmesin çocuklar bey amcalar, şeker de yiyebilsinler!




Kızılay aracılığı ile 2868'e 5tl bağış yapın, ölmesin çocuklar!


ya da


Unicef aracılığı ile

AFRİKA yazıp 3005'e (Unicef) ya da yandaki linkten istediğiniz meblağda yardımda bulunabilirsiniz!

Read more...

  © Blogger template Brownium by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP