Fil Yorgunluğu

iş bu sözleşme ile potansiyelinizin kısıtlı olmasına bakmaksızın yazma,çizme hususundaki ısrarlarınızı görüp, bunu nüktedanlığın sınırlarına vurarak hem acıma hem saygıyla karşılayıp-yedim ama beğenmedim- akabinde gösterrmiş olduğunuz çabalardan ötürü ve/veya ornitorenklerin evcilleştirilmesi hususundaki çabalarınıza istinaden, yetkin bir mühendis olma yolundaki çablarınızı hoşgörüyor ama yazmanın çizmenin size bir arpa boyu kadar yarar sağlamayacağı TC 1545 sayılı kanun hükmünde kararnamesiyle belirlenmiş olup, gereğinin yine şahsın kendi tarafından yapılması uygun görülmüştür.

İmza
Devletlü Padişahım Çok Yaşa Kayı Boyu

Paraf
Bat dünya bat. Şarkısı kaldı yarıda, aklı kaldı karıda. Sebep olanın ocağı batsın.

Prelüd: Ortanca

6 Ekim 2019 Pazar

06 Ekim 2019, Pazar. Bu tarihi bir yere kazımalı Ayşe Hanım. Hatırladığım kadarıyla en son bir şeyler yazmayalı 4 yıl oldu. Bu geri dönüşleri mütemadiyen yaşıyoruz sanırım. Ne yazdığımı hatırlıyorum ama. Kişiye özel cümleler, beklenti dolu çok da süslü olmayan, makyajsız kurgular, birbiri içinde hayat bulan matruşkalara benzeyen masallar. Çok okuyanı da olmadı.O sürecin sonu da pek hayırlı bitmedi biliyorsunuz. Ben sizi unuttum, siz kendinizi.

İki yıldır bekliyor bu defter. Kıyamıyordum bir türlü. Bilirsiniz ki çok da kayda değer kelamlar çıkmıyor benden ; siz Ali diye bilirsiniz, bazı arkadaşlar Mazhar der. Hatta zamanında bir kadın Bal Adam demişti. Hiç bu kadar yersiz, mesnetsiz bir sıfata nail olmamıştım.

Defterin kapağında Deniz Bilgin rework'ü var. Bir adı bile var, defterin yani; Öteki Rüzgar. Yetersiz, niteliksiz cümleler için fazla güzel bir isim değil mi sence de? Evet, Ursula'ya ait. N'apayım yapamıyorum onsuz. Kendimi Ursula'nın Rize Ormanlarında kaybolmuş oğlu gibi hissediyorum. Anacığıma haksızlık olmasın, onu çok seviyorum. Sadece ki sadece doğru kelime değil biliyorum-onun kurgusunda olmak daha doğruymuş gibi geliyor. Evet beşer işi ama kadın işi. Daha az beşeri değil mi sence de?

Dağıldı konu yine, üzgünüm Ayşe, toparlıyorum. Bu defterin gizli bir ruhu var da ben onu kirletiyorum gibi geliyor. Bilirsin yazdıklarımı hiçbir zaman sevmedim, çalışmadım da açıkçası. Hiçbir zaman yeterli olamadım. Dolayısıyla nicelik açısından da hep yetersiz kaldılar. Peki ama doğmamış çocuklarımız ne olacak?..

Yaşlanmanın izdüşümü yalnızlıkmış Ayşecim. Yeni yeni idrak edebiliyorum. Sevdiklerimi görmek için yanıma değil arkama bakıyorum artık. Sende de aynı mı? Ortancaların yanında mı? Peki ya Nergisler? Ben Mor Salkımları İzmir'de bıraktım. Ne zaman bir çam ağacı görsem, gözüm hep Mor Salkımları arıyor mevsimine bakmadan. Arkada bırakma onları Ayşe. Sen Ortancasız yapamazsın.

Şehirdeki herhangi bir mühendis



Read more...

Bir varmış bir yokmuş

23 Kasım 2015 Pazartesi

Kaz Dağlarına altı ayın hayal kırıklığını atmak için çıkmıştım. Dağ havası iyi gelirdi, öyle oldu da. 15km dağ, patika yürüdükten sonra eve döndük. Zeynep açtı kapıyı. Gözler fıldır fıldır, onun bildiği ama benim bilmediğim şeyin gururuyla Siz yokken ödevlerimi yapmadım amca dedi-zıplıyordu bu arada. Tam kaşlarım çatıldı,yalandan kızacaktım ki Şaka Şaka, Yaptım. Sütümü de içtim diyiverdi


Dağlara dönsek ya Ayşe.
Mantık şehir diyor Ali Bey. Ben onun yalancısıyım. 
Peki mantık hep böyle boktan kararlar mı verir Ayşe?
Terbiyenizi bozmayınız Ali Bey. Doğru mu yanlış mı bilmem? Feride'ye sorun belki o söyler.
Söylemez...




Read more...

  © Blogger template Brownium by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP