Fabrika Günlükleri
26 Aralık 2009 Cumartesi
19.12.2009/Cumartesi
First day of diaries,
Fabrika=Koşturma(bıkkınlık)=Maddi çaresizlik{Boğulmak}
Annemi aradım. Hep iyiyim diyor, inanmamı bekliyor. İnanmak istiyorum ama sürekli 2-0 geriden gittiğim hayat bunu imkansız kılıyor. Gitmek-kalmak, sorular(cevaplanamayan). Yaş 26, günlük tutmaya başladım...
26.12.2009/Cumartesi
Günlükten ziyade haftalık,
Analadım ki günlük tutmaya yetecek enerjim yokmuş. Daha da vahimi buna enerjimin olması durumunda dahi aklımdakileri düzenli olarak kağıda dökme fikrini hatırlatacak birileri olmalı çevremde. Dürtmeden iş yapmam ben!
Bolca boş vaktim olmadığı için hafta sonlarını es geçmemeye çalışıyorum. Girizgah; thats all!
Hayatımı benzetmelerle ve kıyaslamalarla geçirmekten çok yoruldum. Kimine göre fazla çalışıp, az kazanmak. Daha çok isteyip, hep daha azına sahip olmak ve türevleri. Ciddi bir problem teşkil ediyor tüm bu hastalıklı düşünceler. Hiçbir şey yetmiyor. Elimi cebime atınca hep bi para destesi bulacağımı umuyorum. Şansıma denk gelen açgözlülük ve maymun iştahım. Kabardıkça kabarıyor namussuz!
İş, güç yoksa kafamı kurcalayan, otobüste veya hareket halinde isem eğer ki uyumuyorsam şayet mutlaka hayatın beni ne kadar yorduğu kurcalar kuş kadar beynimi. Birincil yorma etkeni de özgüven eksikliğidir, nuran utangaçlık diyor, ben ise kapsamı genişletiyorum. Özgüven problemi benimkisi sanırım. Sanmıyorum kesinlikle bu!
Sürekli hata yapmaktan korkar şekilde yaşamaktan cidden yoruldm. Yaptığım işe veya eylemlere, düşündüklerime, söylediklerime, insanlarla olan ilişkilerime güvenemiyorum. Geçmişte neler yaptığımı hatırlayamıyorum kolay kolay. Bu da işimi çok zorlaştırıyor. Daimi bir olağanüstü hal durumu hasıl üzerime. Stres, kalp çarpıntısı atakları, saçlarım dökülüyor...
Saçlarım dökülüyor... Çalışma masam, abimin mezarı misali açık kahve yapraklarla örtülü. Deniz mi süt liman, yapraklar mı hışırtısız? Cevabı bilen de yok!
İmrendiğim insanların çehresine bürünmek istiyorum bazen. Korkuyorum sonra, dünyaya geliş amacımın dışına çıkar mıyım? Zaruri bir durum söz konusu mudur? Çekinik, korkak, insanları incitmemek için debelenen bir insan, ya tamamen değişip, istedikleri uğruna geride bıraktıklarına aldırmadan yaşarsa? Bunun adı bencillik midir? Yoksa benim hayatım bu deyip geçmek zaruri mi?
En son annemi böyle ağlatmamış mıydım?
p.s. Özgüven tabletleri istiyorum, 500mg'lık. Sodyum Valporatı kilo cinsinden tüketen bir insana çok koymaz herhalde.
1 yorum:
yeni bir senenin arifesinde herkes sanırım bu iç hesaplaşmayı yaşıyor, tek derdimiz para olsun dicem ama para zaten büyük bir dert, tek başına bile yetiyor, bu sene güzel bir yıl olacak hepimiz için, ben umutluyum, annen de iyidir merak etme, senin iyi bir yerde olman onu daha da iyi edecek, ayrıca özgüven eksikliği değil fazlalığı var sende :)) Öperim gıdıdan.
Yorum Gönder