Fil Yorgunluğu

iş bu sözleşme ile potansiyelinizin kısıtlı olmasına bakmaksızın yazma,çizme hususundaki ısrarlarınızı görüp, bunu nüktedanlığın sınırlarına vurarak hem acıma hem saygıyla karşılayıp-yedim ama beğenmedim- akabinde gösterrmiş olduğunuz çabalardan ötürü ve/veya ornitorenklerin evcilleştirilmesi hususundaki çabalarınıza istinaden, yetkin bir mühendis olma yolundaki çablarınızı hoşgörüyor ama yazmanın çizmenin size bir arpa boyu kadar yarar sağlamayacağı TC 1545 sayılı kanun hükmünde kararnamesiyle belirlenmiş olup, gereğinin yine şahsın kendi tarafından yapılması uygun görülmüştür.

İmza
Devletlü Padişahım Çok Yaşa Kayı Boyu

Paraf
Bat dünya bat. Şarkısı kaldı yarıda, aklı kaldı karıda. Sebep olanın ocağı batsın.

Fabrika Günlükleri-3

16 Ocak 2010 Cumartesi

16.01.2010/Cumartesi

"Don't leave me, I'm bleeding all over this linoleum floor. I'm still in disbelief. I'm drowning between the clear and blackening. From morning until night i'm losing sight of all the beautiful things. There's nothing here for me without you right here beside me. Why did you go, did you leave me here, leave me here to rot inside this empty place? I know that you are going far way. From morning until night I'm losing sight of all the beautiful things. A man sits naked in the middle of a room of a one bedroom apartment in new york city and no one knows he's there and no ones left to care wether or not the next drop comes out. And the blood would be warm and the blood would hug him just like she used to before she left him in this fucking mess where only one sentence repeats itself. And this is it, it says I will never love again. And on the fifth day he placed everything he owned in the centre of the room and he watched it burn as he recited all the beautiful words that had ever come out her mouth. And these are the same words that mock him now and tell him that she is not coming back that he is nothing not worth a fuck and only one sentence repeats itself. I will never love again. And for the first time in 25 years he cried rivers of black shitty oil that careered down his chest as the dam to his past broke, exploding, and its sinking all of his future now. And that was then and this is now as the animals reach their fever pitch and the windows implode in silence out of respect for the dying out of respect for the dead. I will never love again. And before he can say stop he's running down the street to the beat of his feet and past all the faces. Past all the places he's ever known, an past all the traces he's left of himself and into the sky and into the air past all the stars as he's calling out why. Over the ocean in search of the only love that will ever have. And I will never love again..."


...Şarkılara fazla anlam yüklüyor olabilirim, ya da bu beni ayakta tutuyor. Dönüp dolaşıp hayata dair sorgularım hep aynı kapıya çıkıyor.;

"Maksimize edilebilir mi mutluluk? En fazla ne kadar üzebilir ki hayat insanı?"

Kıyısından köşesinden teğet geçerek, ufak tefek de olsa bir fikrim var bu soruların karşılıkları ile alakalı. İlki için olmasa bile ikinci soru için 3 ay önce, çembere teğet geçmekten ziyade bodoslama ortasına daldım. Hayatta en değer verdiğim varlığın titreyen dudaklarının arasından süzülen kelimelerin sizde yarattığı etki ile içersinde bulunduğunuz halet-i ruhiye üst üste gelince, çokta mantıklı düşünemiyor insan. İçinde ne varsa, bilinçaltı neleri gizlediyse o zamana kadar birden patlatıveriyor. Gözleri oluk oluk kanıyor, ağlamadan ziyade tükeniyor insan. Ne kadar büyük, güçlü, kudretli olursanız olun, sağlam duramıyorsunuz ya da ben yeterince yetkin değilim. Ne kendiniz, ne de dünya için! Ömrümün en zor 1 saati idi. 1/227916, bakınca çok küçük, anlamsız! Desimaline koyayım diyorsun. Asıl çocuğu o desimal sana koyuyor!

İlk soru için ise herhangi bir yorum anlamsız kaçıyor, keza dediğim gibi mutluluktan ağladığım olmadı hiç. Ya ben fazlasıyla ruhsuzum ya da dünya yeterince tatmin edemiyor beni. Çok takmıyorum kafama, ama bazen hayıflanmıyor da değilim. İşte bu yüzdendir ki arada ulan keşke çiftçi olsaymışım demiyor değilim. Çay ek biç, 7 de yat, sabah ezanıyla kalk; üzüntüler ve sevinçler de bu çapta olurdu en azından-minimal. Ki bu nokta da aslında kendimle çeliştiğimin açık seçik göstergesidir. Çok da fifi!

Clann Zu-One Bedroom Apartment
Alihan Samedov-Son Nefes
Maybeshewill-He films the clouds

Hepsi tek beden, S,M,L,XL. Birini giyen diğerine de hallenir!

trying not to forget! which means...

Durmadan yürümek istiyorum ama bakmalıyım sürekli geriye. Ben giderken neler oldu bilmeliyim. Kulağım çınlarken aynı zamanda hakkımda konuşulanlarda fısıldanmalı. Hayatıma girmiş insanların bir ayağı çembere dahil iken diğeri dışarda olmalı. Bireyselliğin dibine vurup soyutlayamıyorum kendimi çevremden, sevdiklerim ve hatta sevmediğim insanlardan. Kaos'u o kadar seviyorum ki...

İki zıt unsuru en son ne zaman arzuladınız. İşte hayatım bunun üzerine şekillendirildi. Bizzat şahsım tarafından, bu yüzdendir aciziyetim!


0 yorum:

Yorum Gönder

  © Blogger template Brownium by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP